Emlak sektöründe çalışan gayrimenkul danışmanları, sadece satış ve pazarlama süreçleriyle değil, aynı zamanda çeşitli hukuki sorunlarla da baş etmek zorunda kalıyor. Bu yazıda, danışmanların en sık karşılaştığı beş temel hukuki problem detaylı şekilde ele alınıyor.
Gayrimenkul danışmanlığı, dinamik yapısı ve yüksek rekabet düzeyiyle kazançlı bir meslek olabilir; ancak bu alanda çalışanlar, mesleki faaliyetlerini sürdürürken birçok hukuki riskle karşı karşıya kalabiliyor. Sözleşme ihlalleri, yetki belgesi problemleri, tapu uyuşmazlıkları ve daha fazlası, gayrimenkul danışmanlarını yasal anlamda zor durumda bırakabiliyor.
Özellikle konut ve arsa alım-satımı, kiralama süreçleri ve portföy yönetimi gibi konularda müşterilerle yaşanan uyuşmazlıklar, danışmanları mahkeme kapılarına kadar götürebiliyor. İşte gayrimenkul danışmanlarının en çok karşılaştığı 5 hukuki sorun:
1. Yetkisiz Emlakçılık ve Yetki Belgesi Sorunları
Gayrimenkul danışmanlarının faaliyet gösterebilmesi için Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen “Taşınmaz Ticareti Yetki Belgesi”ne sahip olması gerekiyor. Ancak sektörde birçok kişi hâlâ bu belgeye sahip olmadan çalışmaya devam ediyor. Bu durum hem yasal sorunlara hem de müşteri güven kaybına yol açıyor.
Belgesiz faaliyet gösteren danışmanlar, cezai yaptırımlarla karşılaşabildikleri gibi, yaptıkları sözleşmelerin de geçersiz sayılması riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Ayrıca yetki belgesi olmayan kişilerin yaptığı işlemler mahkemelerce iptal edilebiliyor.
2. Haksız Rekabet ve Yanıltıcı Reklamlar
Gayrimenkul ilanlarında mülkün özelliklerini abartılı şekilde sunmak veya fiyatla ilgili yanıltıcı bilgiler vermek, hem tüketiciyi yanıltmak hem de sektördeki diğer danışmanlara karşı haksız rekabet yaratmak anlamına geliyor.
Rekabet Kurumu ve Ticaret Bakanlığı, bu konuda sıkı denetimler uyguluyor. Ayrıca müşteriler, yanıltıcı bilgi nedeniyle zarara uğradıklarında hem danışmana hem de bağlı olduğu emlak ofisine karşı tazminat davası açabiliyor.
3. Sözleşme İhlalleri ve Komisyon Alacakları
En yaygın hukuki sorunlardan biri de alıcı veya satıcıyla imzalanan “hizmet sözleşmeleri”nin ihlali. Taraflar arasında yapılan yazılı ya da sözlü anlaşmalar, çoğu zaman hukuki açıdan yetersiz kalıyor. Bu da, danışmanın hak ettiği komisyonu alamamasına neden olabiliyor.
Özellikle danışmanlar, satış gerçekleştikten sonra mülk sahibinin komisyon ödemekten kaçınmasıyla karşılaşabiliyor. Bu tür durumlarda, noter onaylı sözleşmelerin ve açık hükümlerin varlığı hayati önem taşıyor.
4. Tapu İşlemlerinde Bilgilendirme Eksikliği
Bazı danışmanlar, müşterilerine tapu üzerindeki ipotek, haciz, şerh gibi kısıtlamaları yeterince açıklamadan işlem sürecine geçiyor. Alıcı daha sonra bu tür yükümlülüklerle karşılaştığında, danışmanı doğrudan sorumlu tutabiliyor.
Türk Borçlar Kanunu’na göre, danışmanın mülk hakkında eksiksiz ve doğru bilgi verme yükümlülüğü bulunuyor. Bu yükümlülüğün ihlali hem maddi hem de manevi tazminat davalarına yol açabiliyor.
5. Kiracı ve Ev Sahibi Arasında Aracılık Sorunları
Kiralama işlemlerinde taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklar da danışmanları zor durumda bırakabiliyor. Kiracının taahhüt ettiği şekilde evi kullanmaması veya ev sahibinin sözleşmeye aykırı davranması durumunda, aracı olan danışmanın taraflardan biri tarafından sorumlu tutulması söz konusu olabiliyor.
Özellikle sözleşme detaylarının eksik hazırlanması veya kira tahsilatı gibi işlemlerde yetkisiz hareket edilmesi, hukuki sorumluluğu artırıyor. Bu gibi durumlar, danışmanın mesleki itibarını da zedeleyebiliyor.
Gayrimenkul sektöründe danışman olarak faaliyet gösterenlerin, hem müşterilerle hem de devlet kurumlarıyla sağlıklı bir ilişki yürütebilmesi için hukuki kurallara hâkim olması ve mesleki etik ilkeleri gözetmesi büyük önem taşıyor. Mesleki riskleri en aza indirmek için sözleşme metinlerinin doğru hazırlanması, doğru bilgilendirme yapılması ve gerekli belgelerin eksiksiz şekilde sunulması gerekiyor. Aksi takdirde, danışmanlar ciddi hukuki ve maddi yükümlülüklerle karşılaşabilir.
ChatGPT’ye sor